Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | şaşkınlık içinde | in a daze zf. | ||
Tom is still in a daze. Tom hâlâ şaşkınlık içinde. More Sentences |
||||
Genel | şaşkınlık içinde | in amazement zf. | ||
We both smiled in amazement. İkimiz de şaşkınlık içinde gülümsedik. More Sentences |
||||
Genel | şaşkınlık içinde | drumly s. | ||
Genel | şaşkınlık içinde | drumlie s. | ||
Genel | şaşkınlık içinde | bewilderedly zf. | ||
Genel | şaşkınlık içinde | incredulously zf. | ||
Genel | şaşkınlık içinde | at sixes and sevens zf. | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | şaşkınlık içinde | in a dwaal expr. | ||
Idioms | ||||
Deyim | şaşkınlık içinde | in deep water expr. | ||
Deyim | şaşkınlık içinde | like a rabbit (caught) in (the) headlights expr. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | hayranlık veya şaşkınlık içinde oh deme | oohing i. |
Genel | şaşkınlık içinde kalmak | be struck with consternation f. |
Genel | memnuniyet, şaşkınlık veya mutluluk içinde haykırmak | ooh f. |